Kayıtlar

TİBET KASABASI

Resim
GİRİŞ 1.BÖLÜM -           -  Baba!  Bir anda yatağından sıçradı. Yatağının başucunda duran elektronik saatine baktı. -           -   03:00     Tekrar yatağa başını koydu. Elleriyle hafif dalgalı kısa saçını geriye yasladı. Sert bir şekilde elleriyle başını ovuşturup bir anda yatağından doğruldu. Ayaklarını yere koydu ve öylece bekledi. Yine uykusu kaçmıştı. İşin ilginç yanı bu rüyayı hep bu saatlerde görüyor olması. Uzun ama zayıf vücuduna yüklendi sanki yaşlı bir insan edasıyla yatağından ayağa kalktı. Camdan dışarıya karanlığın boşluğuna uzun uzun bakakaldı. Düşünüyor gibi duruyor ama düşünmüyordu. Düşünecek ne vardı? Peki neden babasını hiç hatırlamıyordu?      Of yine karmaşık sorular yine uykusuz bir gece ve yine yoğun iş temposu. İçi sıkıldı bir kahve yaptı kendine masaya oturdu uzun uzun sol bileğindeki gümüş bilekliği eliyle ovuşturup duruyor rüyasına anlam vermeye çalışıyordu. Çünkü tek görebildiği rüya buydu.                                    

2.18 Saniye Ömür

Resim
                                           2.18 SANİYE ÖMÜR                     O gece evren, kıyamete sancı tutmuş gebe bir kadın gibiydi. Sanki o doğursa rahatlayacak ama bizim günümüze kıyametimiz kopacaktı. Ardı ardına doğum sancısı çeker gibi kasılmalar giriyor ardından solunumu duruyor; biz ise üç kişi başında “kirliler” dışarıda “iki temiz sağlık çalışanı” 15 yaşında tek evladı kızı olan bir anneyi kurtarmaya çalışıyorduk. Çığlıklarımız koridoru dolduruyordu.               “Mavi kod! Mavi kod!               “Ne! Ne Aman Allah’ ım! Tamam! Tamam! Hemen veriyorum.”               O anı anlatırken hala kadının boğulmasını kendi boğazlarımda hissediyorum. Nasıl anlatılır bilmiyorum ki bu his. Acı veren nefes alışverişler içimi parçalıyor sanki.               Çaresizce duran kocası bir kızları olduğunu söylemiş. “Ne olur hemşire hanım ne olur onu kızına kavuşturun!” deyip teslimiyetle koridorda banka oturup duaya çekilmişti.               O tek cümle taş gibi yüreği

Kazanın Kırıntıları kitap için düzenleme yedek

                                                                               GİRİŞ                                                                                                                                                                                                                                                                               “Kaza… Bir anda yıkılan dünyamızın altında sen kalma, ne olur sevgili.”                                                                                                                   Hastanenin en köşesinde oturmuş elleriyle parmaklarını ovuşturup duruyordu. Kaybetme korkusu tüm bedenini ele geçirmiş, içinde barındırmaya çalıştığı umutlarını kemirip tüketiyordu. Söz vermişti öyle değil mi? Biricik aşkı Aslısını asla yalnız bırakmayacaktı. Geceden beri akan gözyaşları artık akmaz olmuştu. Sürekli Allah’ a yalvarıyor, Kerem’ i ona bağışlaması için dualar ediyordu. Çocukları; Kuzey ve Poyraz’ ın babasız kalmasını; kendisini